Apeiron
“Sokrates öncesi dönem” olarak bilinen dönemde, Milet okulu filozoflarından itibaren filozoflar, evrendeki çokluğun ardındaki birliği, doğada var olan oluş ve bozuluştan yola çıkarak, kalıcı bir gerçeklik bulmaya çalışmışlar ve bu değişmenin arkasındaki değişmeyen şeyi, arkheyi bulmaya çalışmışlardır. Arkhe; sadece şeylerin kaynağı, ilkesi, ilk ilkesi, tözü değil ayrıca bütün şeylerin de ondan doğduğu şeydir. Bu öğenin, arkhenin ne olduğu konusunda ise tüm filozoflar birbirinden farklı görüşler ortaya koymuşlardır. Milet okulunun kurucusu olan Thales, arkhenin su olduğunu düşünürken yine aynı okulun filozoflarından olan ve Thales’in öğrencisi olan Anaximandros’ta arkhe, Apeiron olmuştur.
Antik Yunanca Apeiron; “hem nicelik, hem nitelik bakımından sınırsız, belirsiz ” anlamına gelmektedir. Anaximandros, sonlu bir maddeden, sonsuz varlık kütlesinin doğamayacağını düşünerek, arkhesine, tözün hiçbir duyusal maddeyle özdeş olmayan belirsiz bir varlık, soyut bir ilke anlamına gelen “apeiron” adını vermiştir ve “Doğaya Dair / Doğa Üzerine” adlı eserinden günümüze kadar orjinal olarak gelen cümlesinde apeiron şu şekilde açıklamıştır. “Varolan şeylerin ilkesi, apeiron. Şeyler ondan meydana gelir ve yine zorunlu olarak onda ortadan kalkarlar; çünkü onlar zamanın sırasına uygun olarak birbirlerine karşı işlemiş oldukları haksızlıkların cezasını (kefaretini) öderler.”
Anaximandros özellikle arkhe olarak apeiron seçerek, duyusal verili olanı aşarak “metafizik” bir kavrama doğru adım atmış ve Thales’ten farklı bir görüş ortaya koymuştur. O Thales’in arkhe olarak seçtiği madde olan suya, nicelik olarak “sınırlı” nitelik olarak “belirli” olması nedeniyle karşı çıkmıştır. Karşı çıkmasının nedeni ise su ya da nemden yalnızca “ıslak ve soğuk” şeylerin olabileceğini ama evrende “katı ve sıcak” şeylerin de var olduğunu ve ıslak ve soğuk olan sudan da bunların oluşamayacağını düşünmesidir. “Islak ve soğuk”, “sıcak ve kurunun” karşıtıdır ve birbirlerini içermektedirler ve bu nedenle de arkhe bu “belirli ve sınırlı” olan özelliklerden birisi ile sınırlandırılamaz. Ussal olarak da evrendeki çokluğun, şeylerin kendisinden oluştuğu bir şey, bu oluşan şeyler gibi bir şey olması mümkün değildir.
Anaximandros’a göre apeiron, su da olduğu gibi katı- sıvı- gaz gibi özelliklere sahip, nitelik bakımından “belirli” bir şey olmayacağı gibi, nicelik bakımından da sınırlı olamaz, o uzay ile zamanda “sonsuz” olandır. Apeiron, zamanda ileri- geri sınırsız ve sonsuz olarak uzanan belirsiz bir şey olduğu gibi aynı zamanda her şeyi yöneten ve kuşatan da bir şeydir. Anaximandros, apeirondan önce karşıtlıkların sonra da o karşıtlıklardan da tüm varlıkların oluştuğunu savunmuştur. Ayrıca Anaximandros, apeiron önce karşıtların, sonra da tüm diğer varlıkların doğduğunu, oluştuğunu belirtmiştir. Dünya sonsuz ve belirsizi tanımlayan bu apeiron çıkmış ve zaman içinde apeiron içinde sıcak- soğuk karşıtlıklarının oluştuğunu ve bütün bu evreni meydana getiren şeyin de bu karşıtların çatışması, mücadelesi olduğunu belirtmiştir.
Kaynakça;
Cevizci,Ahmet (2017) Say Büyük Felsefe Sözlüğü. İstanbul. Say Yayınları. İstanbul.1. Baskı. s 109-110
Aslan, Hasan, (2007)Sokrates Öncesi Filozofların Doğa Anlayışında Dayanışma Düşüncesi, Kaygı Felsefe Dergisi, s 120 – 122 ( academia.edu)
Arslan, Ahmet(2006) İlkçağ Felsefe Tarihi 1.Sokrates Öncesi Yunan Felsefesi. İstanbul.Bilgi Üniversitesi Yayınları. 1. Baskı. s 96- 111
Hazırlayan: Nuray Aladağ Taşçı