Site Rengi

Mustafa Günay

Doç. Dr. Çukurova Üniversitesi Felsefe Grubu Eğitimi

    DOĞAN ÖZLEM’İN BİLİM FELSEFESİ/KÜLTÜR FELSEFESİ ÇALIŞMALARI

    3 Ekim 2022 09:44
    0
    A+
    A-

    Hüzünlü Bir Açıklama

    Felsefe çalışmalarını hermeneutik (yorumbilgisi) geleneği içinde sürdüren,  mantık, bilim felsefesi, tarih felsefesi, ahlâk felsefesi, siyaset felsefesi gibi alanlarda önemli eserler ortaya koymuş bulunan değerli hocamız Doğan Özlem’i kaybettik. Kitapları, felsefe anlayışı hakkında bugüne kadar çeşitli yazılar yazdım. Ancak sevdiğimiz bir kişinin “ardından” yazmak zor… Daha önce Cumhuriyet gazetesi kitap ekinde yayınlanmış bir yazımı paylaşmak istedim. Doğan hocanın kültür felsefesi ve bilim felsefesiyle ilgili iki kitabı hakkında bir yazı… Artık eserlerinde yaşayacak olan hocamızı saygıyla anıyorum. Onun,  ülkemizde felsefenin kökleşmesinde, yol almasında ortaya koyduğu katkılar ufkumuzu açmaya devam edecek.

                    İKİ KİTAP HAKKINDA

    Ülkemizde tarihselci/hermeneutik felsefe geleneğine önemli katkılarda bulunan Doğan Özlem’in, söz konusu gelenek bağlamında mantık, bilim, tarih ve kültür felsefesinin kavram ve sorunlarını ele alan birçok kitabı mevcuttur. Hermeneutik geleneğin düşünce dünyamızda yer edinmesinde ve çeşitli alanlarda etkili olmasında da Özlem’in çalışmaları önemli bir işlevi yerine getirmiştir. Özlem bir tarihselci ve hermeneutikçi olarak,  ortaya koyduğu çalışmalarında insanın gerek felsefede gerekse bilimlerde tarihi ve kültürü anlamasındaki sınırlara dikkat çekerken, insanın tarihin/kültürün hem yapımcısı hem aynı tarih tarafından yapılan bir şey olduğunu da vurgular. Özlem’e göre, “Tarihi, kültürü, onlardaki anlam zenginliğini tümüyle anlamak, kendi tarihselliğiyle sınırlı insan için olanaksızdır. Yapılabilecek olan, geçmişi bugünün ışığında, başat sayılan anlamların belirleyiciliğiyle sınırlı olarak anlamaktır.”

    1980’li yıllarda, bir ders teksiri olarak hazırlanan Bilim Felsefesi çalışması, bugüne kadar çeşitli yayınevleri tarafından defalarca basıldı. Bu günlerde yeni basımı yapılan bu kitabın halen önemini koruduğunu ve bilime bakış açısıyla da ufuk açıcı olmayı sürdürdüğü söylenebilir. Neden mi? Bilim felsefesi denildiğinde, çoğunlukla pozitivist ve neopozitivist düşünce geleneği bağlamında yapılan çalışmalarla karşılaşırız ve bilim olarak yalnızca doğa bilimlerinin öncelikli olduğu, sosyal bilimlerin/kültür bilimlerinin ise pek yer almadığı bir anlayışın yaygınlığı ve egemenliği söz konusudur. Bizde felsefe dünyasında Özlem’in Bilim Felsefesi, Kültür Bilimleri ve Kültür Felsefesi kitaplarıyla birlikte, bilime bakışta ve bilimi yorumlayışta düşünsel bir dönüşümün başladığı söylenebilir. Bu noktada Özlem’in hermeneutik/tarihselci gelenek içinde ortaya koyduğu telif ve çeviri çalışmalarıyla, pozitivist/neopozitivist bilim anlayışına yönelttiği eleştiriler ve kültür bilimlerini insan-tarih-kültür, kısacası yaşama bağlamında ele alan yaklaşımı, bilimin de insanın ortaya koyduğu bir düşünme ve araştırma tarzı olarak görülmesinde ve anlaşılmasında etkili olmuştur.

    Özlem’de Bilim Kavramı

    Özlem, doğa bilimleri ve kültür bilimlerini birlikte ele alarak, söz konusu bilimleri epistemolojik ve metodolojik bakımlardan da karşılaştırmalı biçimde irdelemiş ve aynı zamanda bilimle siyaset ve iktidar ilişkilerini ele almıştır. Özlem’in, sosyal bilimlerin Batılı epistemolojiden gelen kökenlerine ilişkin irdelemeleri, bilimlerdeki evrensellik ve nesnellik niteliklerinin tartışılmasını da içerir. Özlem, bilgi kuramı ile doğa bilimi arasındaki karşılıklı etkileşim tarihini göz önünde tutarken,  doğa bilimleri ile “sosyal” bilimler arasındaki ayrımları da tarihsellik bağlamında sorgulayıp tartışmaya açar. Özlem’in bilimler ile onların epistemolojik ve ontolojik yönlerinin felsefi temellerini çözümleyen çalışmaları, aynı zamanda bilimi tarih-kültür bağlamında ortaya çıkıp gelişen bir insan fenomeni olarak kavramaya yönelten bir tarih bilincine dayanır. Özlem’e göre, “Varlık ve insan bilinci arasında özdeşlik yoktur. Varlık-bilgi özdeşliği, metafiziğin ve ontolojinin özledikleri bu özdeşlik insan için erişilmez bir şeydir.”  Bu noktada Özlem’in denklikçi/tekabülcü doğruluk anlayışının değişimiyle ilgili düşünceleri anımsanabilir. Özellikle Kant’la birlikte ortaya çıkan söz konusu değişim, bilim ve gerçeklik arasında kurulan bağıntıların da yeniden düşünülmesini ve tartışılmasını gerekli kılar. Bu bağlamda Özlem, daha çok tarihselci filozofların düşüncelerinin izinden gitmekle birlikte, hermeneutik felsefenin eleştirip karşı çıktığı Descartes, Kant, Comte, Hegel gibi filozofların felsefeye getirdikleri katkıları ve dönüm noktası oluşturan düşüncelerini eleştirel biçimde değerlendirir. Özlem’in bilgi ve değer ilişkisine de önem verdiğini unutmamak gerekir. Özlem, bilimi bilme-eyleme-değerlendirme bağıntısı içinde ele alırken, insanın çok yönlülüğünü ve bütünlüğünü de gözeten bir yaklaşım sergiler.

    Bilim kavramına ilişkin olarak tarihselci felsefenin açısından bazı saptamalar ortaya koyan Özlem’e göre,  “Bilim, ister doğaya ister doğaya, ister tarihe ve topluma yönelinmiş olsun, belli “bilgi ilgileri” ve “bilgi hedefleri” altında gerçekleştirilen bir bilgi etkinliğidir. Biz doğayı, tekrar ve süreklilik gibi bilgi ilgileri ve zorunlu, zaman-üstü yasalar bulma gibi bilgi hedefleri altında nesne olarak karşımıza koyarız ki, işte “doğa bilimi”ni mümkün kılan bizim bu bilgi ilgimiz ve bilgi hedefimizdir. Tarihe ve topluma ise değişik bilgi ilgileri ve bilgi hedefleri ile yöneliriz. Burada bilgi ilgimiz tekrar ve süreklilik gösterene değil, tersine bir defada olup bitmiş olana, bireysele yöneliktir; bilgi hedefimiz ise yasalar bulmak değil, özgül-bireysel olanı kendi bir defalık tekliği (Individualité) içinde ve kendi özgül koşullarıyla anlayıp açıklamaktır.”(Özlem 2019: 151-152)

    Özlem’de Kültür Kavramı

    Kültür kavramı da Özlem’in temel kavramlarından biridir. Bizde kültür felsefesinin yeterince gelişmediğini, kültürü ve kültürle ilgili sorunları felsefece ele alan çalışmaların oldukça az olduğunu söyleyebiliriz. Çeşitli nedenlerle kültür, felsefenin göz ardı ettiği bir şey olagelmiştir. Bu noktada Özlem’in “Kültür Felsefesi” yazısı konuyla ilgili olarak oldukça kapsamlı bir metindir. Yine aynı bağlamda Cassirer’in bir kitabı ve aynı düşünürün bir makalesi hakkındaki yazıları da onun kültüre bakışını ortaya koyan çalışmalardır. Bu noktada Özlem’in bilim felsefesinde olduğu gibi kültür felsefesinde de tarihselci-hermenetik yaklaşımını ortaya koyduğunu söyleyebiliriz. Özlem’in tarihselcilikle birlikte kültür felsefesinde belli bir insancılık/hümanizm vurgusu da yer alır. Onun tarihi ve kültürü, insan tarafından oluşturulan bir gerçeklik olarak, insanın özgürleşme alanı olarak görmesi, belirlenimciliğin çeşitli tarzlarına karşı insan özgürlüğünden ve otonomisinden yana tavır alan bir anlayıştır.

    Kültür kavramının çift yönü olduğunu vurgulayan Özlem’e göre, “kültür kavramını hem bir imkan kavramı hem de bir gerçeklik kavramı olarak kullanırız.”(Özlem 2019: 217) Kültür kavramı insanın hem yaptıklarının, hem de bir gizilgüç olarak yapabilirliğinin kavramıdır. Özlem’e göre, “İster evrensel, ister ulusal düzeyde anlaşılsın, kültür kavramı, şimdide yaşayan bizler için asla ‘geçmişin yükü’, ‘geçmişin mirası’ olmakla sınırlı değildir. Kültür kavramı, bizlerin bugün belki de geçmişte hiç örneği bulunmayan yeni düşünce, yaşama ve eylem türleri yaratmamızla kapsamı geleceğe doğru sürekli genişleyen bir kavram olarak kalacaktır.”(Özlem 2019: 218) Bu noktada Özlem, kültür kavramını yalnızca geçmişin mirasıyla sınırlı düşünmenin, bizde de sıkça karşılaştığımız bir “kültür tutuculuğu”na ve hatta “kültür gericiliği”ne yol açabileceği konusunda uyarılarda bulunur. Kültür kavramını tarih kavramı ve tarih bilincinden ayrı düşünmeyen Özlem, bu noktada, ister evrensel ister ulusal düzeyde olsun, kültürün alacağı yönün önceden belirlenemeyeceğine dikkat çeker: “Her çağ ve her ulus, kendi özgül kültürel gelişimini yaşar. Buy gelişimin kökleri büyük ölçüde geçmiştedir: ama gelişimin alacağı yönü bugünün insanının geçmiştekinden çoğu kez farklı ve yepyeni ideal ve hedefleri belirler.”(Özlem 2019: 219)

    Özlem’in bilim, kültür ve insan sorunlarını ele alırken, yalnızca felsefi düşünceler bağlamında değil, yaşadığı coğrafyanın ve tarihin/toplumun sorunları çerçevesinde de düşünceler üretmesi, tarihselci-hermeneutik yaklaşımın bir sonucu-özelliği olarak görülebilir. Özlem, mantıkla, tarihle, kültürle, bilimle ilgili kavramları ve sorunları ele alırken, bir düşünür ve aydın olarak tavrını da ortaya koymaktadır.

    Kültür bilimlerinin/sosyal bilimlerin bilimsel kimliklerinin şekillenmesinde, felsefe ve bilim ilişkisinin epistemolojik-ontolojik ve metodolojik yönleriyle birlikte ahlakla ve siyasetle olan bağıntılarının açığa çıkarılıp yorumlanmasında, Özlem’in genel olarak bilimle ama özellikle kültür bilimleriyle ilgili çalışmalarının önemli katkılar getirdiğini söyleyebiliriz. Onun kültür bilimleri felsefesinde ve felsefenin diğer alanlarında ortaya koyduğu birikim, gerek felsefe eğitimi gerekse felsefe araştırmaları bakımında da verimli olmayı sürdürmektedir.

    ……………..

    Doğan Özlem, Bilim Felsefesi, Notos Kitap, 223 s., 2019.

    Doğan Özlem, Kültür Bilimleri ve Kültür Felsefesi, Notos Kitap, 279 s., 2019.

    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.