Eros ve Felsefe Kampı – Göçebe Düşünce Derneği
Göçebe Düşünce Derneği’nin 02 – 05 Şubat 2023 tarihlerinde Şirince Arkhe Kampüsü’nde düzenleyeceği Eros ve Felsefe Kampı etkinliğinin detayları, derneğin internet sitesince duyuruldu. Etkinlik tanıtım metni, eğitmenler ve başvuru formu;
Kamp Tanıtımı
Felsefe yapma edimi genellikle ve öncelikle logos ile ilişkilendirilir. Platon’un belli başlı diyaloglarıyla birlikte baskın unsur olarak ön plana çıkan logos, tarih boyunca Batı Felsefesinin ve rasyonalitenin kurucu öğelerinden biri hâline dönüşme eğilimi gösterir. Ancak logos kurucu bir hâle gelirken, felsefe yapmak için temel olan bir başka unsur, yani eros, felsefe kanonunun dışında bırakılmış ve git gide görmezden gelinmeye başlamıştır. Biz de bu kampta felsefe yapma edimine içkin olan erotizmi yeniden görünüşe çıkarmak amacıyla eros’u felsefe, mitoloji, edebiyat, cinsellik ve toplum ile ilişkisinde ele alacağız. Haz, cazibe ve sevginin felsefe yapmada nasıl bir yeri vardır? Antik Yunan’dan Descartes’a, Descartes’tan günümüze filozoflar arzuyu ve tutkuyu hangi bakımlardan ele almışlardır? Erotizmi pornografiden ayıran sınırı nasıl düşünmek gerekir? Taşkınlığın erotizmi sanatta nasıl ifade edilir? Erotik deneyimi ve çeşitli erotik edimleri felsefi bir çerçevede düşünmek ne anlama gelir? 2-5 Şubat tarihleri arasında Şirince’de düzenlenecek bu kampta eğitmenlerimiz Zeynep Sayın, Murat Erşen, Özgür Soysal, Alâra Kuset ve Sarp Çelikel ile birlikte bu gibi soruları hep birlikte tartışacak ve çeşitli cevaplar arayacağız.
Tarih: 2-5 Şubat
Yer: Arkhe Kampüsü İzmir Şirince
Başvuru formu için lütfen tıklayınız.
Dersler:
Alâra Kuset – Teslimiyet veya Kırılganlığımızı Kucaklamak:
Bu derste, güven, teslimiyet ve kırılganlık kavramlarını ele alarak bu kavramların çeşitli erotik deneyimlerdeki rolünü inceleyeceğiz. Söz gelimi, bedene müdahale eden; onda izler bırakan, hatta kimi zaman bedeni deforme eden erotik bir deneyimi güven, teslimiyet ve kırılganlık çerçevesinde nasıl anlayabiliriz? Bu bağlamda, güven, teslimiyet ve kırılganlık, erotik deneyimi mümkün kılan birer başlatıcı öğe olarak ele alınabilir mi? Bu duyguların, erotik deneyim esnasında nasıl bir rolü vardır? Kimi zaman sarsıcı ve şiddetli bir deneyime dönüşebilen erotik deneyimi, sağaltıcı bir hâle getirmek mümkün müdür? Bu ve benzeri soruları tartışmaya açacağımız interaktif oturumda, Nussbaum’un aşk ve şefkat kavramlarından faydalanarak erotizmin kırılganlığını konuşacağız.
Murat Erşen – Erotiğin Çöküşü ve ‘Baştan Çıkan’ Toplum?
Daha başta, Kaos/Hubris ve Kosmos diyalektiğini temel alan Yunan mitolojisinde, Eros, Athena ve Artemis’in işlevinin dizginlerinden boşanmış aşkı ve “özgür” cinselliği teşvik etmek değil, birlikte yaşamının yolu olarak cinselliği kontrol altına almak olduğu görülür: Toplumsal düzeni sağlamak için evlilik ve doğumun kurala bağlanması, kabul görmeyen aşkların ve birleşmelerin yasaklanması söz konusudur. Freud’un ilkel kabile mitosunda da bu sefer karşımıza ensest yasağı çıkar, Freud medeniyeti hazzın ertelenmesi olarak tarif eder. Foucault ise, Marcuse ve Reich’ın bastırılmış doğal cinselliğimizin özgürlüğe kavuşturulmasının toplumsal özgürlük getireceği iddiasına şiddetle karşı çıkarak cinselliğin geri dönülecek doğal br apaçıklık değil Batı’nın yakın tarihinin bir inşası, yeni bir deneyim olduğunu ileri sürer. Hıristiyanlıkla birlikte aphrodisia’dan ten kavramına, ardından moderniteyle birlikte cinsellik kavramına geçilmiştir. Cinsellik gibi ten de bir deneyimdir. Cinsel öznenin ortaya çıkışına, hakikatin tezahür etmesini ve hazzın kullanımını düzenleyen yeni teknolojilerin gelişimi eşlik eder.
Toplumsal organizasyonun ve ortak yaşamın temel unsurlarından olan cinsellik ve erotizm daima ritüeller ve oyun etrafında şekillenir. Fakat duygu ve enerjilerin tüketimi üzerinde yükselen neoliberalizm ritüeller düzeninin bir parçası, oyun olarak baştan çıkarmayı iptal eder. Teşhir, gösteri ya da narsisizm toplumunda erotizm yerini pornografik narsistik hazza bırakır. Ötekinin yaralayıcılığından korunmayı garantilemeyi amaç edinen dolayımsız tüketim gizem ve bilmeceyi ortadan kaldırırken yarattığı tek anlamlılıkla aşkı ve erotizmi ahlak ve baskıdan daha etkili biçimde imha eder. Ortaklığın altını oyan bu seyirde aşkın yerini Badiou’nun deyişiyle “Bir’in sahnesi” alır. Bu seminerde, söz konusu çerçevede, Foucault, Kierkegaard, Bataille, Ballard ve Baudrillard hattında toplumsalın oluşumunda ve yok oluşunda cinselliğin ve erotizmin macerasını ele almaya çalışacağız.
Özgür Soysal – Descartes Felsefesinde Bir Tutku Olarak Aşk
Bu dersin hedefi, Descartes’ın bir tutku olarak aşka ilişkin görüşlerini, onun bir bütün olarak felsefe düşüncesinde ahlakın ve dolayısıyla tutkular çözümlemesinin konumuna dair tartışmalar çerçevesinde açıklamak ve değerlendirmektir. Descartes’ın düşüncesine dair akademik çalışmalarda, onun ahlak üzerine görüşlerinin gerek tamamlanmamışlığı gerekse metafiziği ve epistemolojisiyle uyumsuzluğu sebebiyle göz ardı edilebilir olduğu görüşünün yaygın olduğu söylenebilir. Öte yandan Descartes’ın genel olarak ahlak özel olarak ruhun tutkularına dair görüşlerinin, onun felsefesinin temel kavramlarına, gerilimlerine ışık tutabilir olduğuna dair çalışmalar ve bu yöndeki tartışmalar da giderek artmaktadır. Dersin güzergahını da Descartes’ın aşkı bir tutku olarak incelemesinin, bu tartışmalara katkıda bulunabilecek özgün yönlerini açığa vurmak şekillendirecektir. Dersi takip edecek olanlara, Türkçe kaynaklar olarak, Descartes’ın Ruhun Tutkuları kitabı ve Stephen Voss’un “Descartes’ın Sevgi Kuramı” başlıklı yazısı önerilir.
Sarp Çelikel – Taşkının Erotizmi: Başkanın Sessizliğini Çatlatan Kadın Yazarlar
Temsil-dışında kalan çifte sessizliğe itilir. Temsilin içinde zaten konuşmasına yer kalmazken dışardan konuştuğunda ise dilin temsilleri bütün güç ilişkileriyle beraber boğazında düğümlenir. Temsil dili içerisinde dürüstlüğü mümkün olmazken sürekli hislerinin dürüstlüğüyle sınanır. Ancak edebiyat, bu çifte açmazda kendini bütün gücü ve dürüstlüğüyle ifade eden kadın yazarlarla dolup taşıyor. Mesele temsilin karşısına konumlandırılmış ve ondan sürekli kaçan soyut bir fark değil: temsilin arasına sızan, içerden çatlatan ve o çatlaklardan şarıl şarıl akmaya devam eden bir gizilgüç: taşkınlık. Bu derste taşkınlığın ifade tarzlarını başta Clarice Lispector olmak üzere Sema Kaygusuz, Virginia Woolf ve Toni Morrison gibi yazarlarla beraber takip edip, eril ironiyi, ironinin doygunluğuna çözüm arayışı olarak içkinliği ve içkinlikle donatılan ‘feminenliğin’ ‘doğa’laştırılamasını sorunsallaştıracağız. Bu süreçte Sara Ahmed’in düşüncesinden yararlanacak ve taşkınlığın bir duygulanımı olarak erotizmi Başka’yla karşılaşmanın gerilimli yüzeylerinde arayacağız: Gölgenin etrafında bol terin sıcağı var (Lispector, Yaşam Suyu).
Zeynep Sayın – Erotizmin Arkeolojisi
Bu kampta erotik davranış biçimlerinin arkeolojisini ve soybilimini mitler, semboller ve imajlar üzerinden düşüneceğiz. Avcı toplayıcı toplumlardaki erotizm ve cinsellik biçimlerini bu döneme ait eril mitosların ışığında nasıl yorumlayabiliriz? Kadın egemenliğindeki lokal düzenden patriyarkal düzene geçildiğinde cinsel davranış biçimlerinde ne gibi değişiklikler olmuştur? Babalık nedir? Ve kan bağlarının cinsel, erotik yaşamımız üzerindeki belirleyici rolünü nasıl tarif etmek gerekir? Mitoslar ve kültür tarihini çeşitli biçimler altında kateden arkaik imajlar, bugün erotik deneyimizi kuşatan toplumsal cinsiyet rolleri hakkında bize ne söyleyebilir? Akrabalık, cinsiyet, cinsellik ve erotizm kavramlarını ele alacağımız “Erotizmin Arkeolojisi” adlı derste bu ve bunun gibi sorulara cevap arayacağız.