Site Rengi

Pasajlar Sosyal Bilimler Dergisi Makale Çağrısı Yapıyor!

Pasajlar Sosyal Bilimler Dergisi Makale Çağrısı Yapıyor!
17 Mart 2022 19:49
0
A+
A-

Pasajlar Sosyal Bilimler Dergisi “Transhümanizm” dosya konulu Eylül 2022 sayısı için makale çağrısı yayınladı. Transhümanizm sayısının editörü Dr. Ahmet Dağ. Eserlerinizi 6 Ağustos 2022 tarihine kadar editor@pasajlardergisi.com e-posta adresine gönderebilirsiniz!

Çağrı metni;

Makale Çağrısı: Transhümanizm

Yirminci yüzyılın son çeyreği postmodernlik tartışmaları üzerine yoğunlaşmışken ve postmodernliğin iddiaları, sorunları, çözümleri, imkân ve zaafları Türkiye’de yeteri kadar tartışıl(a)mamışken, yirmi birinci yüzyılda hususiyetle Türkçe dışındaki dillerde transhümanizm ve posthümanizm üzerine yüzlerce bilimsel çalışma hazırlanmış hatta bu alanlara dönük enstitüler dahi kurulmuştur. Newton modernliğinden Heisenbergci postmodernliğe geçişte hümanist sürecin derinleşmesi, transhümanizm ve posthümanizm sürecini doğurmuştur. Transhümanizm, aşamalı olarak biyolojik insandan mekanik insana yani biyolojik hümanizmden mekanik olan posthümanizme geçişin ara sürecidir. Hümanizm ve transhümanizmin ardılı olan posthümanizm, hümanizmin tarihsel çöküşü sanısının üzerine dayanır. Hümanizm, insanın doğa ve tanrı karşısındaki konum ve perspektifini değiştirirken, transhümanizm bunun yanında insanın doğasını değiştirme amacı içindedir. Hümanizmin transhümanizme ardından posthümanizme dönüşeceği öngörüsünde olan transhümanistler, dualiteyi yani ruh-beden ikiliğini terk etmeyerek insanı fiziki ve zihnî olarak geliştirmek ister. Gerek hümanizmin yarattığı insan modeli gerekse postmodern tutum ve gelişmeler insana, doğaya, akıl ve bilgiye bakışı değiştirerek kendisini ilerleterek transhümanizmin ve posthümanizmin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Vaatleri ve amaçlarıyla Rönesans ve Aydınlanma ile benzerlik gösteren transhümanizm, teknolojiye dayanan bilimsel, kültürel ve ideolojik bir harekettir. Kökleri; rasyonel hümanizmde (Rönesans ve Aydınlanma) bulunan transhümanizm için Aydınlama’nın tekno-ütopyacı modern formu diyebiliriz. On dokuzuncu yüzyılın sanayileşmesi ve yirminci yüzyılın yüksek teknoloji birikiminden faydalanan ve yirmi birinci yüzyıldaki siber-teknolojinin ürünü olan transhümanizm; genetik, robotik, sibernetik, nanoteknoloji ve yapay zekâ gibi uygulamalarla insanın transhümana döneceğini düşünür. Değişmek ve değiştirmek amacında olan insan, kadim dönemde değişim için ilaçlar ve büyüler kullanırken, on yedinci yüzyılda daha rasyonel ve bilimsel tercihlerle değişimin gerçekleşeceğine inanıldı. Toplumsal, zihinsel ve fiziksel gelişmeyi yalnızca bireyler için değil tüm türler için isteyen transhümanizme göre insan doğası arzu edilebilir tarzda yeniden biçimlendirilebilir. İnsan; sanal dünyasıyla implantlı bir çip, bir lens, bir titanyum, mafsallar ve organlardan oluşan bir posthüman hâle getirilmeye çalışılmaktadır.

İnsanın, transhümandan (İnsan 2.0) posthümana (İnsan 3.0) geçmesini öngören transhümanizmin Nietzscheci köklere sahip olduğundan hareketle Nietzsche’nin übermensch kavramı ile transhüman veya posthüman arasında bağlantılar kurulur. Kendi türünü alt ederek insanın, üstinsan olacağı müjdesini veren Nietzsche’ye karşın transhümanizmin transhümanı biyo-teknolojik vasıtalarla inşa edilmeye çalışılır. İnsanın gelişimini bilim ve teknolojiyle sağlayacak olan transhümanistler; yaşam süresini uzatmak, zihin yüklemek, bedeni dondurmak vb. biyolojik değişimlerin yanında insanın entelektüel, fiziksel ve psikolojik kabiliyetlerini artırmayla birlikte insan kalma iddiasında bulunur. Yalnızca insanı değil çevreyi de dönüştürüp değiştiren transhümanizm, insanı daha iyi insan ve dünyayı daha iyi bir mekân olarak inşa etmeye çalışır. Dönüştürme gibi amacı yaşayan bir ideolojisi olan transhümanizmde transhümandan posthümana geçme çabası vardır. İnsan-Tanrı-Doğa denkleminde transhümanizm hem antropolojik hem de teolojik yönü olan, zihni, çipler vasıtasıyla yapay zekâ sürecine taşımak isteyen maddi temelli ontolojidir.

Temsilci şahısları dışında ekol, şirket, enstitü, dernek hatta kiliseleri olan transhümanist hareketin, sinema ve romanda da iz düşümü vardır. Bilim kurgu, bilgisayarlaşma, akıllı telefonlar, sosyal paylaşım siteleri, siber teknoloji ve yapay zekâ uygulamalarından faydalanan NBIC transhümanizmde etkili olmuştur. Özellikle tıbbi teknolojilerle insanın, biyolojik ve psikolojik olarak mükemmelleşeceğine dair ümit vardır. Transhümanist entelektüel hareket, teknolojik gelişme sürecinde insanlığı evrimde yeni bir insan hâline sokacağını savunur. Transhümanizm, teknolojiyle biyolojik sınırları aşarak insan doğasını radikal olarak dönüştürme arzusundadır. Genetik mühendislik, klonlama ve öjeniyle seçilmiş insanların, önce transhümana daha sonra robotik, sibernetik ve nanoteknolojik vasıtalarla uzun ömürlü ve zihinsel ve fiziksel olarak güçlü posthüman türlere döneceği öngörülür. Posthüman sürece ulaşmak için biyoteknolojiyi ve enformasyon teknolojisini kullanmayı öneren transhümanizm, insanların savunulmaya ihtiyaç duymayan siborg veya ölümsüz zihinler olarak sanal bir dünyada yaşaması umudundadır.

Zekânın geliştirilebilir olduğu düşüncesini taşıyan transhümanizmin en güçlü vasıtalarından biri, makineleri akıllı yapmaya çalışan yapay zekâ, birçok endüstrinin alt yapısında da mevcuttur. Buhar, elektrik ve bilgisayardan sonra Endüstri 4.0’ın çekici gücü olan yapay zekâ; felsefe, psikoloji, psikanalitik teori, fizik, sinirbilim, fizyoloji, biyoloji, bilgisayar bilimi, klinik nöroloji ve psikiyatri vb. alanlarla ilişkili bir sahadır. Bilişsel bilimin (Yapay Zekâ ve Teknolojik Tekillik) imkânlarıyla insanı geliştirme amacında olan transhümanizmin, genetik devrimin de imkânlarından faydalanarak insan ve toplum üzerinde yeni bir sinerji meydana getirmesi mümkündür. Hümanizmin akılcı, özgür, hoşgörülü ve demokratik insanını daha da ileri taşımak isteyen transhümanizm, mevcut ve müstakbel bilim ve teknolojinin bu imkânı sağlayacağını düşünür. Çoğulcu ve demokratik insan ve toplum tasavvuru olan transhümanizm, sosyolojiyle birlikte siyaseti de etkileyecek gibi görünmektedir.

İnsanın değişiminde ısrarcı olan transhümanizm, düşünce ve pratikleri bakımından dini dışarıda tutmuş ve yeni kutsal üretme amacı içinde de olmuştur. Gelecek perspektifinde, dinden uzak olan transhümanizme göre din; geçmiştir geleceğe yani değişime engeldir. Tanrı’nın insanı “yeterli yaratmadı”ğı veya insanın “ham-pişmemiş” bir varlık olduğu tezine dayanan transhümanizm; deist, ateist, agnostik unsurlar da taşımasına rağmen Hristiyanlık dışında Yahudilik, Budizm, Konfüçyüsçülük vb. kültürlerin etkilerini de taşır. Dolayısıyla din felsefesi, dinler tarihi ve mezheplerle de ilişkili olan transhümanizm dini de etkileyecek bir harekettir.

Mitik, gnostik, ütopik ve dinî unsurlar içeren transhümanizm, bilim ve teknoloji etkisinde biyolojik bir evrimcilik içeriği de taşır. İnsanı ve hayatı dönüştürme amacından dolayı antropolojik ve kozmik sorunlar ortaya çıkaracak olan transhümanizm; etik, teolojik, metafizik, sosyal, hukuki, psikolojik ve kültürel düzlemleri değiştirecek bir kuvveye sahiptir. Mekanik, kimyasal, tıbbi ve teknolojik uygulamalarla dönüştürülmek istenen insan ve mekân bağlantısı nedeniyle transhümanizm, tıp ve mühendislik sahasından hem beslenecek hem de bunların çalışma alanlarını belirleyecek bir etkiye sahip bir hareket olarak görünmektedir. Genetik, robotik, nanoteknoloji, enformasyon, yapay zekâ, biyoteknoloji ve nöröbilim vb. alanları kendine taban olarak gören transhümanizm bu anlamda disiplinlerarası bir akımdır. D. Pearce, A. De Gray, N. Bostrom, Z. Istvan, N. V. More ve M. More gibi isimler imkânlarından bahsederek süreci desteklerken L. Kass, M. Sandel, F. Fukuyama ve J. Habermas gibi isimler de zaaflarından bahsedip sürece eleştirel yaklaşmaktadır.

Transhümanizm, yirmi birinci yüzyılın en güçlü felsefi ve bilimsel bir hareketi olmaya aday. Bu dönemin bilim insanları ne Leonardo ve Newton ne de Edison, Einstein gibi figürler olmayıp B. Gates, S. Jobs, E. Musk, A. Lewandowski ve R. Kurzweil gibi yüksek teknoloji ve elektronik alanlarında ilginç çalışmalar yapan bilim insanı profilinden uzak, fütürist ve bilimci diyebileceğimiz, değerlerden daha çok nicelik ve üretimle ilişkili olan bu figürler sermaye ile yakın ilişkili içindedirler. Transhümanizmin bilimcileri ya bizatihi şirketlerin kurucuları ve sahipleri ya da birtakım şirketlerin çalışanları olarak bilimle ilişkilidir. Hâliyle konumları itibarıyla bilimle kurdukları ilişki de etik olmaktan daha çok sermaye uzantılıdır. Hukuki ve etik düzlemi yeniden düşünmemiz gerekmektedir.

Yirminci yüzyıl teknolojik yeniliğin başlangıcıyken içinde yaşadığımız yüzyıl, bu yeniliğin kökleşerek daha radikal bir boyuta büründüğü bir asır olacaktır. Özellikle milenyum sonrasıda enformasyon, dijitalleşme, sibernetik, yazılım ve biyomedikal alanlarda yapılan çalışmalar, kapitalizmin de mekanik süreçten sibernetik sürece bir geçişini doğurmuştur. Teknolojik tekillik, metaverse veya arttırılmış gerçeklik gibi uygulamaların bizatihi global sermaye sahipleri tarafından zikredilmesi bu sürecin beklenenden daha hızlı gelişeceğinin göstergesidir. Söz konusu bu süreç Endüstri 5.0 olarak da isimlendirilmektedir.

Güçlü bir felsefi temeli olan transhümanizm, başta felsefe olmak üzere tıp, mühendislik, mimari, sosyoloji, teoloji, psikoloji, edebiyat, sinema gibi bir çok disipline kuvvetli temaslarda bulunmaktadır. Bugünkü durumu itibarıyla henüz tamamlanmamış bir süreç olan ve Başak Ağın’ın ifadesiyle “posthümanizmin karanlık ikizi” olan “Transhümanizm” meselesi; öncesinde “Yapay Zekâ” ve “Posthümanizm” sayılarını gündemine alan Pasajlar Sosyal Bilimler Dergisi’nin Eylül 2022 sayısı olarak hazırlanıyor. Bugünü ve geleceği inşa eden meselelerin izini süren temalarıyla Pasajlar yayımlanacak on ikinci sayısı için, özgün ve Türkçe literatüre katkı sağlayacak çalışmaları beklemektedir.

Klinik Felsefe dosya konusu ile ilgili konu başlıkları ve gönderim kuralları için buradan Pasajlar Dergisi’nin internet sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.