Site Rengi

Müziğin Leibniz’i: Bach ve Felsefe

Müziğin Leibniz’i: Bach ve Felsefe
1 Ocak 2022 12:03
0
A+
A-

Johann Sebastian Bach (1685 – 1750), hem barok dönem müziğinin hem de müzik tarihinin
en önemli isimlerinden biridir. Eserleri yüzyıllardır çalınmaya ve öğretilmeye devam
etmektedir. Müziğe getirdiği yenilikler ile sonraki dönem müzisyenlerini de etkilemiştir. Hâlâ
kullanılan müzik tekniklerinin de sahibidir. Peki Bach ile felsefe arasındaki bağlantı nedir?


Barok Dönem ve Müzik
Öncelikle Barok dönemin genel sanat anlayışından, Barok kelimesinin kökeninden, Bach’ın
müziğinden önce Barok dönemde yapılan müzikten ve kullanılan tekniklerden bahsetmek
gerektiğini düşünüyorum. Barok dönem, Rönesans sonrası ortaya çıkan ve Rönesans’tan
farklı bir sanat anlayışına sahip dönemdir. Barok teriminin İspanyolca “barrueco” yani “tuhaf
biçimli inci” anlamından türediği kabul edilmektedir. Ancak bazı sanat tarihi yazarları bu
kelimenin, Aristoteles’in Organon kitabındaki ikinci figür dördüncü kipte kullandığı
“baroco” kıyas isminden türediğini kabul etmektedirler. Barok dönemi inceleyen sanat
tarihçileri, bu dönemi tanımlarken iki farklı noktada durmaktadırlar. Kimi tarihçiler bu
dönemi, özgür ve dekoratif bir sanat olarak olumlu bir yönden tanımlarken kimi tarihçiler
decadence bir evre yani çöküş evresi ve Rönesans döneminin bozuk bir yüzü olarak olumsuz
bir yönden tanımlar.


Barok dönem müziği her ne kadar Bach ile başlamış gibi görünse de öncesinde bir isim daha
vardır. Hem barok dönem müzik anlayışının temellerini oluşturan hem de Rönesans
müziğinden tamamen kopamayan o isim Claudio Monteverdi’dir (1567 – 1643). Monteverdi,
hem dinsel hem de din dışı müziklerinde eski olarak anılan Rönesans müziğinden ayrılmıştır.
Bu ayrılışı da Madrigaller kitabının beşincisinde belirtmektedir. Her ne kadar Monteverdi’nin
stile moderno (yeni üslup) olarak adlandırılan türde müzik yaptığı söylense de özellikle kilise
müziğinde stile antico (eski üslup) denilen Rönesans müziğinin polifonikliği (çok sesli)
korumuştur. Kısaca Monteverdi, Barok dönemi sanatçısından çok bir geçiş dönemi
sanatçısıdır.


Barok Müziğin Temelleri
Barok müziğin temelde ne olduğuna kısaca değinmek istiyorum. Barok müzik genel
kullanımında, Rönesans müziğinin polifonikliğinden (çok sesli) farklı olarak monadiktir (tek
sesli). Rönesans müziğinde armoni, sözden daha önemli olsa da Barok müzikte söz,
armoniden daha önemlidir. Bu yönüyle Barok dönem müziği resitatiftir (müzikli anlatı).
Barok müziğin ortaya çıkışında üç önemli felsefi etken de vardır; Roma Retoriği, Descartes
Felsefesinde işlenen figurenlehre ve affektenlehre (duygular ve figürler öğretisi), Leibniz’in
Monadolojisi. Roma retoriği ve Descartes’a fazlaca değinmeden direkt asıl konumuz olan
monadlara geçmek ve buradan da Bach müziğini incelemek istiyorum. Leibniz’in monadları,
Gilles Deleuze tanımıyla kıvrımlar, kimi sanat tarihçisine göre Barok dönem müziğinin tinini
yakalamış bir öğretidir. Monadlar, bölünemez olandır, değişken eğriliğe ve kıvrımlara
sahiptir. Uzam yoktur, her şey psişiktir bundan dolayı da öznedir, ruhtur. Deleuze’ün
monadlar ile yaptığı barok yorumu ise kıvrımlar ile ilgilidir. İki kat kıvrım vardır, alt katta
madde ve onun da kıvrımları olan kütleler ve organlar. Üst katta ise ruhun kıvrımları vardır bu
da Tanrı’nın ihtişamını gösterir. Ancak kıvrımlar birbirlerini açamaz ve sonsuza kadar
giderler. Kıvrım içinde kıvrım, kıvrımda kıvrım olarak tanımlanabilir. Tıpkı Barok dönem
müziğinin notaları gibi.


Bach’ın Müziği ve Felsefe
Barok dönem müziğinin temelinden bahsettikten sonra asıl konumuz olan Bach, müziği,
felsefe ve Leibniz ile olan bağlantısına geçebiliriz. Barok dönem, rasyonalist filozofların da
yaşadığı bir dönemdir. Bach ile aynı dönemde yaşayan bu isimlerin Bach ile bir bağlantısı
olup olmadığı henüz bilinmese de Bach’ın müziğinde kullandığı tekniklerden dolayı
Leibniz’den etkilendiği söylenmektedir. Yukarıda bahsettiğim monad öğretisi ve Bach
müziğinde kullanılan tekniklerin buna benzerliği bu bağlantıyı kurmaktaki en büyük sebeptir.
Bu sebepten dolayı Bach, kimi kesimler tarafından “Müziğin Leibniz’i” olarak anılmaktadır.
Bach müziği füglerden oluşur, asla yarım kalmaz ve hep tamamlanarak biter. Füg sanatının
kurucusu tabii ki Bach değildir ancak en üst seviyeye çıkaran ve en etkili kullanan kişi odur.
Onun sanatında fügler ve monadolojinin ilişkisi vardır.


Kısaca fügden bahsetmek gerekirse; Füg (Fuga), Latince kökenli ve “kaçmak” anlamına
gelen bir kelimedir. Müzikte kullanılan terim anlamı ise “kaçan bir temayı diğerinin
kovalaması” anlamında kullanılmaktadır. Fügde her tema mevcut bir yapıya sahiptir ve
melodiler bu temaları kovalar. Bach’ın kullandığı füg ise yapıca dört bölümden oluşmaktadır;
sergi, gelişme, dönüş ve sonuç. Bu bölümler arasında yine geçiş bölümleri vardır. Sergi
bölümünde bir tema verilir (dux), bu tema ile beraber Yanıt bölümü başlar. Yanıt ile beraber
kontrpuan denilen bölüm katılır ve yanıt karşı ezgiyle beraber devam eder. Sergi bölümünü
bitirmek için ara müzik devreye girer ve bundan sonra dönüş ve sonuç bölümleri melodiye
katılır. En sonunda ise füg, coda ile yapılan kadans ile bitirilir.


Barok müzikte he ne kadar monadik bir yapı hakim olsa da Rönesans müziği gibi polifonik
bir yapısı da vardır ve bu noktada fügler polifoniktir. Bach hiçbir eserini yarım bırakmamıştır
ve dönemin genel müzik tekniklerini kullanarak hem monadik hem de polifonik eserler
vermiştir. Bach’ın fügleri nasıl kullandığını en iyi şekilde anlayabilmek ve kavrayabilmek
için, oldukça bilinen eserlerinden biri olan “Das Wohltemperierte Klavier (İyi Düzenlenmiş
Klavsen)” eserine bakılabilir. Fügler monadolojik bir dil ile kurulur ve kurulumunda
permütasyon ve kombinasyondan yararlanılır. Bu da müziği matematik ile harmanlayan bir
noktadır. Bach’ı Leibniz ile karşılaştıran ve ona Müziğin Leibniz’i dedirten nokta burasıdır.
Leibniz diferansiyel geometri ile kıvrımın matematiğini yapar. Barok müzikte de özellikle
Bach, fügler ile sonsuz kıvrımları açarak ilerler. Bundan dolayı “monad nedir?” sorusuna
verilen cevap “barok nedir?” sorusuna verilen cevapla benzerdir; çünkü monad kıvrımdır.
Burada yine Leibniz ve Bach arasındaki benzerliği görebiliriz, Bach’ın füglerindeki temalar
Leibniz’in monadlarını karşılar.


Müzikteki Matematik
Bu noktada Bach’ın müziğine geri dönecek olursak, Bach yukarıda bahsedildiği gibi hiçbir
eserini yarım bırakmamasına rağmen Die Kunst def Fuge de Contrapuctus No. 14 eserini
aniden kesmiş ve yarım bırakmıştır. Bu onun ölümü simgeleyen bir tema kullanmasından
kaynaklanmaktadır. Bunun dışında Bach bu fügde permütasyon ve kombinasyon tekniğini,
diğer eserlerinden daha belirgin olarak denemiştir. Leibniz’in öğretisi ile bir bağlantısının
olduğunun en önemli kanıtı bu eseridir. Çünkü bu eserde, isminin harflerine karşılık gelen
notalar kullanmıştır. Bu da Leibniz’in Dissertatio de Arte Combinatoria eserinde kullandığı
örneklere benzetilmektedir. Bu notalar, B, si bemol; A, la; C, do; H, si natural seslerine denk
gelmektedir. Adının harflerinin sıra sayısı toplamı on dörttür ve bu eserde de 14 füg
kullanılmıştır. Bu yarım kalan eser dört temadan oluşur ve dördüncü tema, 14. fügde yarımdır.
Diğer temaların sayısı dördüncü temadaki yarım sayılar ile birleştirildiğinde hem eser
tamamlanır hem de ortaya mükemmel bir permütasyon çıkar. Bach’tan sonra gelen
müzisyenlerin bu temayı tamamlamaları için yapmaları gereken tek şey budur. Bach, bu
denemeyi tesadüf eseri kullanmıştır düşüncesi vardır ancak Leibniz ile aynı dönemde
yaşaması ve onun Monadolojisine benzetilen yönleriyle beraber ondan ilham aldığı da öne
sürülmektedir.


Sonuç olarak Bach, hem müzikte hem de felsefede oldukça önemli bir isimdir. Müzikte
devrim yapmış ve nesnel bir tutum takınmıştır. Klasik ontoloji tarzında eser verdiği
düşünülmektedir ve müzik içerisinde mantığı ve matematiği fazlaca kullanmıştır. Müziğinin
temeli budur. Barok dönemi, etkilediği isimleri, kullandığı matematiksel ve mantıksal
teknikleri anlamak için onu dinlemek ve müziğini okumak iyi bir başlangıç olacaktır. Bach’ın
özgün müziksel yaratıları görülmezse, estetiksel bir eser de görülmez ve basitleştirilir. Ancak
onun müziği basite indirgenemeyecek kadar karmaşık ama bir o kadar da anlaşılabilirdir.

Deniz Yıldırım

Felsefe Gündem Felsefe-Sanat Sayfa Editörü

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.