Site Rengi

Güncel Önkal

Prof. Dr. Maltepe Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı

    Post- Dünya Tasarımlarına Felsefeyle Bakmak

    20 Şubat 2021 21:16
    0
    A+
    A-

    İnsanın düşünce tarihi boyunca geçmişi aşmak, şimdiyi anlamlandırmak ve geleceği kurgulamak üzere kurulu olan üç ayaklı bir bilinç gerilimi vardır. Bu gerilime kültür ve kültür bilinci denir. İnsan tarihsellik bilinci olan bir canlı olarak, bir yandan olanı temellendirmek ve diğer yandan olması gerekeni tanımlamak adına maddi ve manevi kültür unsurları ile düşün-anlam dünyasını bütüncül biçimde kavramadan yapamaz. Nasıl ki doğa boşluk kabul etmez, insanın da doğası olarak kültür dizgesi boşluk karşısında afallar, sapar, anlam yitimi ve yozlaşma örnekleri gösterir. İnsan sanıldığı gibi yüce bir varlık değil, eksik hatta bazı durumlarda aciz bir varlıktır; ancak düşüncede, bilimde, hukukta, sanatta, kültürel yaratımında tamamlandığında özne olabilir.

    İnsanın krizi dünya görüşünde bütüncüllüğün sekteye uğradığı her bir boşlukta kendisini gösterir. İnsanın tarihi krizlerin okunmasının tarihidir. Son yılda COVID19 Pandemisi krizin boyutlarını çeşitlendirdi ve “krizin krizi” olarak post- bir yaşam formunu bizlere dayattı. Kuşkusuz küresel salgının somut krizleri tedbirlerle değişkenlik gösterebilir ancak durumun felsefesi soyut çıkarımları bakımından krizin kalıcılığını ve yeni bir dünya tasarımını da düşünmeye bizleri zorlamaktadır. Krizin sürekliliğine karşı çıkanlar, tüm teknolojik olanaklara rağmen on yıllarla ifade edilen normalleşme süreci söz konusu olduğu için olumlu yorumlarında haksız çıkmaya başladılar.

    Yepyeni bir dünyaya evrildiğimizi kabul etmeliyiz. Doğanın evrimsel gelişimi ile insanın kültürel evrimi arasındaki açıklık doğayı baskın çıkardı. Daha doğru bir deyimle, müdahele edilmiş doğa hıncını çıkarmakta daha güçlü mekanizmalara sahip olduğunu, sağlıksız medeniyetin kapitalist çarklarını bir hamlede durdurabileceğini ilan etti.

    Felsefeyle sorunlara bakmak sorunları olduğundan küçük görmek, anlamsızlaştırmak veya alay konusu etmek demek değildir. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de felsefeye uzaktan ve doğru okuma dizgesi içerisinde bakmayanların anokranik hatalarla olayları, düşünürleri ve düşünceleri değerlendirdiğini kavramları ilgisiz bağlamlar içine sokarak vahim hatalar yaptığını görüyoruz. Felsefeyle dünya sorunlarına bakmak, sorunların ardında yatan kavramsal gedikleri hakkaniyetle açığa çıkarmak demektir. Öyle ki, bilimlerin uzmanlaşma adı altında kendi bağımsızlıklarını ilan ettikleri modernite düşüncesinden bu yana bütüncül bakışını yitiren her durum yeni çalışma alanları olarak karşımıza çıkmıştır. Dolayısıyla herhangi bir sorunun karşılık geldiği kavramın sahibi yoktur, ancak sahibi olduğunu iddia eden yeni palazlanmış disiplinler mevcuttur. Felsefe bu türden yeni yetme disiplinlerin eklektik bakışlarının sorunları çözmekten uzak sahte bilim parçaları olduğunu gözler önüne sermek durumundadır.

    Önüne eklendiği her şeyi değillemek ve değillediği dünyayı kötülemek üzerine kullanılan “-post” eki, post-pandemik dünya tasarımında bizlere şunları düşündürmek istemektedir.

    *Kentsel yaşam formu son bulacaktır. Bu durumda kent ekonomisine dayalı tüketim odaklı neoliberal dünya görüşü yenilenmek durumundadır.

    *İnsanın doğayla ilişkisinde yeniden “doğaya dönüş” teması önem kazanacaktır. Doğaya dönüş insanın önceki konfor öğelerini doğanın içerisine taşıması değil, bunlardan vazgeçmesi ile olanaklı olacaktır.

    *Büyük kentlerin üretim merkezlerinde yaşamına devam edecek olanlar için teknolojik gözlem, giyilebilir sağlık teknolojileri, yapay zeka önlemleri ve kodlama teknolojileri ile izole yaşam formları kurgulanmaktadır.

    *Yüzyüze yapılan eğitim gibi tüm toplumsal kültürel biraraya geliş formları yerini teknolojik platformlara bırakacaktır.

    *Toplumsallaşma yeniden inşa edilirken sağlık politikaları odağında biyolojik bir toplumsal tabakalaşma öngörülmektedir.

    *Bireyin hayatı toplumsal-kültürel bir hayat olmaktan çok biyolojik sürdürülebilirlik odaklı yaşam kavramına sabitlenmektedir.

    Böylesine bir post-dünya tasarımında felsefe neyi başarabilir? Felsefenin taşıyıcısı öznedir ve öznenin dünyası artık kendi içerisine kapatılmıştır. Dolayısıyla olan kötücül tasarıma direnmekte kendi düşünsel dünyasını kurmakta azimle davranan özneler felsefeye umut ilkesi olarak sarılabilirler. İnsanın şimdilik elinden alınamayan tek özgürlüğü düşünebilmesidir.

    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.